20 Aralık 2014 Cumartesi
AYETLER HADİSLER VE GÜZEL SÖZLER-503
HAY DİYE NEFES ALIR,HÛ DİYE VERİRİZ.
HAY'DA,HÛ'DA ALLAH'IN(c.c) 1001
SIFATLARINDAN,İSİMLERİNDEN.
"En güzel isimler Allah'ındır. Allah'a bu isimlerle dua ediniz." (Araf, 7/180) buyurulur.
Bu âyet, Cenab-ı Hakk'ın birçok isimlerinin bulunduğuna işaret etmektedir. Her birisi güzel ve ulvî mânâlar ihtiva eden bu yüce isimlere "güzel isimler" mânâsında "Esmâ-i Hüsnâ" denilmektedir. Bu İlâhî isimlerden bazıları şunlardır: "Vâhid, Evvel, Âhir, Zahir, Bari, Musavvir, Rahman, Rahîm, Hayy, Kayyum, Halım, Kerîm, Tevvâb, Rezzâk, Muhyî, Mümît."
Cenab-ı Hakk'ın isimlerinin tamamı kesin olarak bilinmemektedir. Bazı âlimler Esmâ-i Hüsnânın bin kadar olduğunu beyan ederler. (bk. İbn Kesir, Alusî, Araf, 7/180. ayetin tefsiri). Nitekim, Peygamberimiz (a.s.m.) Cevşenü'l Kebîr isimli hususî duasında Rabbine bin bir isim ve sıfatla niyaz etmektedir.
Allah’ın dört bin isminin olduğunu söyleyen alimler olduğu gibi (bk. Alusî, a.g.e). Allah’ın beş bin kadar isminin olduğunu söyleyenler de vardır. (bk. İbn Kesir, Fatiha’nın tefsiri)
Bu isimlerin ise ekserisini sadece Cenab-ı Hak bilir. Bir kısmını melekler, diğer kısmını da meleklerle birlikte peygamberler bildiği gibi; mü'minler de Peygamberimiz (asm)'den öğrendikleri kadarıyla malûmat sahibidirler.
îbnî Mâce ve Tirmizi gibi hadis kitaplarında Esmâ-i Hüsnâ hakkında rivayet edilen hadis-i şeriflerde Peygamberimiz (asm) bu isimleri bir bir zikretmekte ve faziletini bildirmektedir. Esmâ-i Hüsnânın sayıldığı hadis-i şerifin baş kısmının meali şöyledir:
"Şüphesiz, Allah'ın doksan dokuz, yüzden bir eksik ismi vardır. Muhakkak Allah tektir, tek olanı sever. Kim o doksan dokuz ismi sayarsa veya ezberlerse Cenab-ı Hak onu Cennetle mükâfatlandırır." (bk. Buharî, Tavihd, 12; Müslim, Zikr, 5-6, Tirmizî, Daavat,82)
Ancak, bu müjdeye mazhar olmak için sadece isimleri sayıp ezberlemek kâfi gelmez. Bu İlâhî isimlerin içinde bulunan ve taşımış oldukları ulvî mânâları düşünüp, kâinat yüzündeki tecellî ve akislerini müşahede etmeyi de unutmamalıdır.
Meselâ, Allah'ın Rezzak olduğunu bilip düşünerek rızık için endişeye kapılmamalı. Rızkı helâlinden aramalı, kanaatkar olmalı. Cenab-ı Hakk'ın sadece insanın kendisini değil, en küçük mikroptan file kadar, parmak kadar balıklardan tonlarca ağırlıktaki balinalara kadar milyarlarca canlının ve bitkinin rızıklarını hiç şaşırmadan, ihmal etmeden, en güzel bir şekilde ihsan ettiğini düşünüp tefekkür etmek Rezzâk ismini okumanın bir cihetidir.
Cenab-ı Hakk'ın isimleri tevkîfîdir, yani semavîdir. Bu isimlerin büyük bir kısmı Kur'ân-ı Kerim'de zikredildiği gibi, geriye kalanlarını Peygamberimiz (asm) bildirmektedir.
Melik ve Malik isimleri Cenab-ı Hakk'ın isimlerindendir. Fatiha suresinde geçen “Malik” kelimesi, sahip “Melik” kelimesi hükümdar anlamında olup Cenab-ı Hakk'ın her şeyin sahibi ve hükümdarı olduğunu ifade etmektedir.
19 Aralık 2014 Cuma
AYETLER HADİSLER VE GÜZEL SÖZLER-502
'Biz pergel gibiyiz.Bir ayağımız Şeri'at'de (ayet, hadis, icma-i ümmet ve kıyas-ı fukaha üzerine kurulmuş olan din kaidelerinde) sağlamca durur, öteki ayağımız yetmiş iki milleti dolaşır'
(HZ.MEVLANA)
14 Aralık 2014 Pazar
13 Aralık 2014 Cumartesi
AYETLER HADİSLER VE GÜZEL SÖZLER-499
“Kişinin namazına, orucuna bakmayın; konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına; dünya kendisine güldüğünde, takvayı elden bırakıp bırakmadığına(menfaat anındaki tavrına) bakıp öyle değerlendirin.”
(Kenzul-Ummal, h. No: 8435)
“Kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Fakat güvenilir olmayanın dini de olmaz.”
(a.g.e, h. No: 8436)
Bu iki rivayet de Hz. Ömer'den Mevkuf olarak (Hz. Ömer'in sözü olarak) nakledilmiştir.
Haraitî’de Hz. Ömer'den mevkuf olarak naklettiği rivayette biraz daha kısa olarak şunlara yer verilmiştir: “Kişinin namazına, orucuna bakmayın; konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına bakın..”
(Haraitiî, Mekarimu'l-ahlak, 1/185)
Kenzu’l-Ummal'da senet zinciri yoktur. Haraitî'nin rivayet zinciri ise şöyledir: Ömer b Şebbe, Yahya b. said, Ubeydullah b. Ömer, Ömer b. Atiyye, Onun amcası, Bilal b. Haris, Ömer b. Hattab.
Öyle anlaşılıyor ki, Müslümanların önemli bir kısmı, ibadetlerde -dış görünüşü itibariyle- gelenekten gelen ritüelleri yaparken bile, hayal mertebesinden öteye geçmezler. Bütün ahlakî değerlerini Hz. Muhammed(a.s.m)'den alan müminler, onun terbiyesini hafife aldıkları an, bütün meziyetlerini kaybederler. Oysa başka milletlerin ahlakî değerlerinin değişik terbiye kaynakları olabilir, onlarla yine bazı fıtri güzelliklerini muhafaza edebilirler.
Bu rivayetlerden anlıyoruz ki, mümin de olsa, ibadet de etse, insanlar dünya menfaati karşısında -imanına aykırı olarak- zaaf gösterebilirler. Bu sebeple, özellikle ticarî, malî işlerde dikkatli olmamız gerekir. “Mümin iki defa aynı delikten ısırılmaz” (Buharî,Edeb,83) mealindeki hadis-i şerif,bizi -mümine karşı hüsnü zan beslemekle beraber- nefs-i emarenin hilelerini de düşünerek her zaman dikkatli olmaya davet etmektedir.
Hülasa, bu rivayetlerde -insanın duygusal tarafı, imanın sesini duymayan menfaatperestlik yönü, imanlı vicdanın sesini boğan cüzdan tutkusu gibi- zayıf karakter yapısına işaret edilmekte ve bunlar gibi dikkat edilmesi gereken daha pek çok şey anlatılmaktadır.
12 Aralık 2014 Cuma
11 Aralık 2014 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)